Tutarsız ve Kişiliği İpliğe Dönenler

Kişilik kavramı psikoloji başta olmak üzere birçok alanda geniş yer tutan ve toplumda tüm bireyleri bizzat ilgilendiren bir kavramdır. Bireyin özellikleriyle, yetenekleriyle, yetersizlikleriyle, olumlu veya olumsuz davranışsal durumlarının bütünüyle diğer tüm bireylerden ayrıştığı, özgün ve benzersiz canlı haline geldiği bir kavram olarak tüm insanların ve insancıkların yaşamdaki yerini, itibarını, rolünü, değerini, kıymetini ve ederini belirlemektedir.

Başlıktan ilerleyecek olursak tutarlılık-tutarsızlık kavramı da kişilik kavramı kadar geniş bir şekilde insanın yaşamdaki ve hayatındaki her şeyini direk olarak ilgilendiren bir kavram ve en önemli kavramlardandır. İpliği zaten tarife gerek yok ki yumuşak-sert, eğrilen, bükülen-doğrulan, ıslanan-kuruyan, kalınlaşan-incelen, sünen ve kısacası bir parmakla her türlü şekil verilen, bir müdahale ile istenilen her şekle sokulan işlenmiş, işlenebilen bir materyaldir. Bu kavramlardan iplik kavramının tarifinde aslında cümlenin başındaki iplik yerine bozuk kişilik desek hiç fark etmiyor. Yine iplik yerine oynak kişilik, akışkan kişilik, bukalemun kişilik, kıvrak kişilik, cıvık, ala, yanardöner, zayıf kişilik veya aklınıza gelen ama hiç istenmeyen ve sevilmeyen her türlü kişilik kavramlarını eklesek manada neredeyse hiç değişiklik olmaz.

Burada sabit olmamak, çizgisi olmamak, duruşu olmamak, olgunlaşmış ve yetişmiş olmamak tam anlamıyla tutarlı olmamak, şekilden şekle, renkten renge, yapıdan yapıya bürünebilmek olarak anlatılabilir. İnsanın kişiliğini şekillendiren ve belirleyen en önemli kavram tutarlılık-tutarsızlık olup, tutarlı olması veya tutarsız olmasıyla kişiliğine renk, şekil ve doku vermektedir.

İnsan ise insanlığın asli olarak yüklediği genetik kod olarak zaten tutarlıdır. Ancak insanlığından zamanla çıkmış bir insancık ise işte o zaman tutarsızlıkları ve kişiliğinin ipliğe dönüşme süreci de başlamış oluyor. Tutarsızlıklarını rahatlıkla sergilediği alanlar ve mecralar günümüzde çok fazla. İnsan günümüzde sadece bulunduğu zaman ile bulunduğu mekânda ve konumda yaşayan bir canlı olmadığı için tutarsızlıkları da çok geniş bir zaman aralığında ve çok geniş konum aralığında görülmektedir.

İnsancıkların tutarsızlıkları en başta sözleri ile eylemlerin tutarsızlığı olarak karşımıza çıkar. Sözlerinin ve eylemlerinin tutarsızlığı bu insanların en önemli ve toplumu ilgilendiren en büyük tutarsızlığı olup kendilerini direk münafıklığa götüren tutarsızlıklarıdır. Çünkü bu insanlar münferit olanların dışında “Elhamdülillah Müslümanım.” tabirini dillerine pelesenk etmiş iken münafıklığın üç alameti olan söz verip verdiği sözde durmaz şartını direk yerine getirmiş oluyorlar. Bunun haricinde;

Konuşmalarının aksinin gerçekleşmesinin tutarsızlığı,

Görüntülerle eylemlerin tutarsızlığı,

Kendini tarifi ile yaşamsal olarak göründüğü ve bulunduğu ortamların tutarsızlığı,

Sosyal medya dediğimiz büyük bir derya içerisinde var olan karakteri ile görünen yaşamının gerçek karakteri ile olan tutarsızlığı,

Siyasi alandaki yerinin, icraatlarının, cephesinin, misyonunun, ideolojisinin ve çevresinin tutarsızlığı,

Sözleri ve söylemleri, yaşantısı ve yaşamı, işi mesleği ve icraatları ile sosyal, dost ve arkadaş çevresi içerisindeki kişilik tutarsızlıkları,

Sanal dünya, sosyal medyada yansıttığı kendi silueti ile gerçek kendisinin tutarsızlığı gibi aslında birçok alanda yaşayan veya birçok parçaya bölünmüş bir canlı kişilik olarak insancıklar tutarsızlıklarını rahatlıkla yaşamakta ve bu insancıkların tutarsızlıkları rahatlıkla görülmektedir.

Yukarıda sayılan tüm alanlarda görünen ve aynı olmayan tutarsız kişilikleri bünyesinde toplayarak toplumda tek bir kişi olarak ortada gezerken gördüğünüzde en başta güven duygunuzu bitirerek kişiliğini ipliğe dönüştürmüş oluyorlar. Tutarsız insanlar hem güvensizliği hem de güvensiz insanları doğururken, tutarlı olmak aksine güveni teşkil eder, üstelik kişilerin içsel ve manevi olarak da huzur duymasını sağlar. “İpliği pazara çıkmak” gibi mükemmel bir deyim bu kişiliğini ipliğe dönüştürenleri aslında güzelce özetliyor.

Bir insana karşı olan yaklaşımlarınız tamamen o insan tarafından şekillendirilir. Tavırları, davranışları, düşünceleri, hayatı ve yaşamı, işi ve mesleği ile işi ve mesleğini eda edişindeki usulü, üslubu, samimiyeti, dürüstlüğü ve ortaya koyduğu işin kalitesi sizin o kişiye olan davranışlarınızı ve bakışınızı doğrudan etkilemektedir.

Amaçları tutarsız, hayatları sinekten yağ çıkarmak üzerine kurulu olursa kişiliklerini de kaybediyorlar, omurgalarını da kaybediyorlar. Tutarsızlıkları çıkarlarına zarar vermeye başladığında ise kıvırma, tükürdüğünü yalama olarak tanımlanacak davranışlara giriyorlar. Sosyal alanda savunduğunu iş ortamında inkâra, çarşı pazarda inkâr edip karşı çıktığını sosyal medya mecralarında savunmaya ve sahiplenmeye başladıklarını görür hale geliyorsunuz. Bir hafta Müslüman mahallesinde salyangoz satarak gezerken başka bir hafta kanaat önderi din âlimi sıfatıyla başka bir mahallede gezerken görürsünüz. Bir gün zalimle beraber mazlumlara kılıç sallarken görürsünüz, bir başka gün mazlumların koruyucusu rolüne bürünmüş olarak yine mazlumları sömürürken görürsünüz. Bir caddede doğrularla gezip çay içerken görürsünüz, diğer caddede eğrilerle bağdaş kurup doğruları nasıl istismar ettiğini anlatırken.

Her uçandan nemalanan, her kaçandan primlenen, her düşünceden nasiplenen, her sofradan öğünlenen, her meclisten öğütlenen, her toplulukta kürsülenen, her canlıdan nasiplenen, hırlısından iyilikle ve hırsızından kötülükle veya ortaklıkla beslenen, perdelenen, renklenen, şekillenen ve semiren insancıkların kişiliklerinin ipliğe dönüşmesi tüm tutarsızlıklarıyla gün gibi, güneş gibi görülmekte ve kayıtlı olarak geçmişe dönük olarak net bir şekilde izlenmektedir. Allah iyi insanları ve halkı tutarsız insancıklardan uzak etsin diyerek temennide bulunurken bir taraftan da Allah’ın yaratırken herkese verdiği ve yüklediği beyin, akıl, idrak ve şuur ile “siz hiç akletmez misiniz?” ve “Siz hiç düşünmez misiniz?” cümleleri ile sürekli insanlara sorgulayın, irdeleyin ve aklınızı kullanın diyerek yol gösterdiğini de hatırlatarak noktalıyorum.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mikail Şahin - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Elbistanın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

15

Maraşlı Haco - Okulun Edebiyat Öğretmeni Akif Dut ile Felsefe Öğretmeni Selver Yetik metni okumasını ve duzeltilmesini....

Yanıtla . 2Beğen . 1Beğenme 16 Eylül 17:20
13

Elbistanlı - Küpün içinde ne varsa dışına o sızarmış...

Yanıtla . 3Beğen . 1Beğenme 27 Eylül 13:38
12

Ahmet - Toplumda iyi insan çok kardeşim.Hep kötüleri örnek vererek toplumu karamsarlığa itiyorsunuz.Allah iyilerle karşilastirsin.Dediğiniz tipte insanlar var tabi ama toplum bunları sahiplenmese zaten mesele kökten çözülür.

Yanıtla . 1Beğen . 1Beğenme 27 Eylül 13:38
11

necati - Kaleminize sağlık sayın hocam. Güncel ve önemli bir konuya değinmişsiniz. günümüzde sosyal medyada evliya gibi gezenlerin gerçekte ne haltlar yiyorlar görüyoruz. toplum önünde janjanlı poz verenlerin arka planda ne işlere giriştiğini herkes biliyor. neredeyse tüm toplum münafık yaşıyor artık. mahallede hoca çarşıda fırıldak. bir gün hacı hocayla namazda bir gün keyif ehliyle alemlerde. gündüzleri yunus emre gibi gezerken geceleri serdar ortaç gibi oluyorlar. haktan hukuktan ahkam kesenler karanlık odalarda çıkar paylaşıyor rant paylaşıyor. herkese ibret olmasını dilerim.

Yanıtla . 0Beğen . 3Beğenme 27 Eylül 13:38
10

Elbistanın Delisi - Fırıldaklardan oynaklardan yanardönerlerden şakşakçılardan dalkavuklardan çektiğini hiç bir şeyden çekmedi bu toplum. Doğruları söyleyebilen dik oluyor. İnsanlar eğilmeye bükülmeye alışmışlar. Çıkarı için menfaati için kırk şekle giriyorlar. Çıkarı varsa sövdüğüne gidip sarılıyor. Çıkarına ters olunca sevdiğine övdüğüne sövmeye başlıyor. Oynaklıkta Asena’yı geçti toplumda önde gelen sosyal medyada çarşaf çarşaf gezen insanlar. Kaleminize sağlık teşekkür ederim

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 27 Eylül 13:38
09

Salih sungur - Kaleminize sağlık hocam yine güzel bir yazı kaleme almışsınız.

Yanıtla . 0Beğen . 5Beğenme 27 Eylül 13:38
07

Osman Yüksel - Kalemine yüreğine sağlık müdürüm günümüzün vebası gibi oldu bu tarz o kadar çok kişi varki aramızda

Yanıtla . 0Beğen . 4Beğenme 27 Eylül 13:38
06

Osman Yüksel - Kalemine yüreğine sağlık müdürüm günümüzün vebası gibi oldu bu tarz o kadar çok kişi varki aramızda

Yanıtla . 0Beğen . 3Beğenme 27 Eylül 13:38
04

Abdullah VURAN - Gardaş Kalemine Yüreğine sağlık Çok güzel tespitler var. Okumasını bilenlere

Yanıtla . 0Beğen . 3Beğenme 27 Eylül 13:38
03

M:Emin ELAGÖZ - Günümüzde çok gördüğümüz sosyal yaraya parmak bastınız. Olayı açık ve net ifade ettiniz. Kalemine yüreğine sağlık. Selam ve sevgiler...

Yanıtla . 0Beğen . 3Beğenme 27 Eylül 13:38
02

elbistanlı - yine birilerinin kuyruğuna basmışsınız, yine bir kesim insanların gerçek yüzlerini ortaya koymuşsunuz. işine gelmeyenler, yarasından gocunanlar kendini gizlemeye çalışanlar deve kuşu gibi olsalarda gerçekleri yansıtmışsınız. ağzınıza sağlık çok daha ağır ifadeleri hak ediyor bu karakterler ancak siz hafif zarif ifadelerle akıcı bir şekilde anlatmışsınız.

Yanıtla . 0Beğen . 4Beğenme 27 Eylül 13:38
01

Aykut yıldırım - Aklı olduğunu fark etmek bile bu anlattığınız tipler için mucize bir adım olur Hocam, kaleminize sağlık

Yanıtla . 0Beğen . 3Beğenme 27 Eylül 13:38