KAHRAMANMARAŞ MİLLETVEKİLLERİ: SAYIN MAHİR ÜNAL, SAYIN CELALETTİN GÜVENÇ, SAYIN AHMET ÖZDEMİR, SAYIN SEFER AYCAN, SAYIN HABİBE ÖÇAL, SAYIN ALİ ÖZTUNÇ'A; EDİP, ŞAİR VE YAZARLARIMIZ ADINA, AÇIK MEKTUP:
Muhterem Beyefendiler ve Hanımefendi:
Yüksek malûmunuz, Edip, Şair ve Yazarlık yönünden, yurdumuzun en güçlü kültüre sahip İlimiz Kahramanmaraş'tır. Bu bilinç, his ve duygunuzdandır ki; evvel Allah, sizlerin girişimleriyle, Birleşmiş Milletler Eğitim, Kültür Örgütü (UNESCO)'ya, aday olmamız için başvuruldu. Bunun için, Siz Sayın Vekillerimize, tüm halkımız adına teşekkür ediyor, Allah sizlerden razı olsun diyor, sadede geçiyoruz izninizle:
Bilindiği gibi Necip Fazıl KISAKÜREK bu camianın önde gelenlerinden. Tümünün sayılarını isim isim yazmamız zaid olur. Zira isim isim sıralarsak büyük bir kitap olur. Sade, bir kaçını söz edelim; sazı-sözü ve gönüllere dokunacak gevrek sesi ile dünyaya ün salan Mahsûni Şerif, 7 güzel adam, adları tarihe geçen Ahmet Çıtak, Derdiçok ve daha niceleri; uzar gider.
"Ne mi demek istiyorsun, söyle bakalım?!" diyeceksiniz. Cevabımız; Yüce Türk Milletinin topluca kültürünün harmanlanıp bir yumruk olması, basılan-bastırılan kitapların: Edirne’den-Hakkari’ye, Şanlıurfa'dan Erzurum'a, diğer deyimle: 81 ilimiz ve 930 ilçelerimizin muhterem halkına ulaştırılıp okunması ile mümkündür. Amma velâkin, sözü geçen şair, edip ve yazarların yazdıkları kitabı oralara ulaştırmaları, mümkün olmamaktadır.
Yine diyeceksiniz ki; "NEDEN?" Evet sorunuz isabetli. Cevap: O kitabın posta masrafı, kitabın maliyetinden çok daha pahalı olduğu için, bu kucaklaşma, bu harmanlanma mümkün olmamaktadır.
İşte bu durum, kültürümüze en büyük darbedir. Bu darbenin kaldırılıp yurt geneli, bir yumruk olmamız için, siz muhteremlerimizden destek talep ediyoruz şöyle ki: Var olun; bu günkü hükümetimizin milletimize; eşantiyon misali destekleri, ekonomik katkıları bütün tebrik ve takdirlerin üstündedir. Bunu inkâr etmek nankörlük olur. Demek istediğimiz: gazete postalanmasına tanınan indirim, kitapların postalanmasına da tanınması için, ilgili Sayın Bakan beyle mi, Sayın Cumhurbaşkanımızla mı görüşülür? Bilmem. "Tereciye tere" satmayalım, bağışlanacağımı umarak ifadeler arz ettim.
Sayın Milletvekillerimiz Beyler ve Hanımefendi;
Yurt geneli binlerce; Edip, Şair ve Yazarlarımız adına, Allah rızası için, sizlerden arz ve istirhamımız; kültürümüz yönünden oldukça önemli bu konuyu ele alarak, gerekenin yapılması!.
Buna sebep olmanız, binlerce: Edip-Yazar ve Şairlerimize Düğün-Bayram; sizlere, dolayısıyla da hükümetimize DUA ettirecektir şüphesiz..
Durumu, bilgi ve takdirlerinize sunuyor, idrak etmek üzere olduğumuz mübarek Ramazan ayınızı, takiben Ramazan Bayramınızı; binlerce Edip, Yazar ve Şairlerimiz adına tebrik ediyor, nice yıllar bu hayırlı ay ve yıllara kavuşmanızı Yüce Allah'tan diliyoruz. Kalın sağlıcakla ve de dualarımızla. Maasselam! 25/03/2022
...................................................................................................................................................................
AK PARTİ ELBİSTAN İLÇE BAŞKANI AHMET TIRAŞ MÜJDEYİ VERDİ: "ELBİSTAN'A AĞAÇLANDIRMA VE TOPRAK MUHAFAZA ŞEFLİĞİ İMZADAN ÇIKTI!"
BU HUSUSTA, TARIM VE ORMAN BAKANIMIZ Prof. Dr. SAYIN VÂHİT KİRİŞÇİ BEYEFENDİYE, ONA DURUMU İLETEN MİLLETVEKİLİMİZ SAYIN MAHİR ÜNAL'A; HALKIMIZ ADINA TEŞEKKÜR EDİYORUZ!
Muhterem Elbistan halkı kardeşlerimiz: bu müjde sağlığımız açısından önemliden de önemli. Çünkü oksijen olmayan yerde hayatta yok demektir. Orman ise, en güçlü oksijen kaynağıdır. Tabiî, diğer ağaçlar da dahil. Ancak, orman ağaçları farklı, çünkü her dem yeşil. Tek kelimeyle orman, nerdeyse akarsu kadar önemli. Zira ikisi de hayat kaynağı.
Bilindiği gibi, üç yılı aşkın önce; Elbistan'a Ağaçlandırma şefliği açılmış, akabinde: Şardağı’nın batı kesimi tepelere, resmi törenle binlerce orman fidanı dikilmişti. (o fidanların yüzde 85'inin tuttuğu ertesi yıl öğrenilmişti.)
Ne var ki, bu güzel ahenk, sevindirici gelişme devam ederken, görülmeden, araştırılmadan; "ELBİSTANIN ŞARDAĞI; "TAŞ, KAYA, ORMAN DİKİLMESİNE MÜSAİT DEĞİL" diye tutulan zabıt, diğer deyimle rapor, Orman Genel Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine, Elbistan Ağaçlandırma Şefliği kapatıldı. Rapor, dosyasında, tetkik edilirse görülecektir.
Kaldı ki; İlimiz Orman Müdür Yardımcısı iken emekliye ayrılan Fevzi Taşolar ve Elbistan Orman Şefi iken emekliye ayrılan Hacı Ahmet Götürler birlikte, adım adım inceledikleri Şardağının: "Yüzde 75'inde, orman fidanı dikilir" ifadeleri gazetemizde vaki haber olmuştur.
Sadede gelelim; Elbistan Ağaçlandırma Şefliğinin yeniden açılmasını ele alan, Milletvekilimiz Sayın Mahir ÜNAL, durumu, Tarım ve Orman Bakanımız, değerli Hemşehrimiz Prof. Dr. Sayın Vâhit KİRİŞÇİ Beyefendiye arz etmiş, O da sağ olsun, derhal dosyayı incelemiş ve onaylamıştır. Bu müjdeyi, AK Partisi ilçe Başkanı Ahmet Tıraş verdi. Bizim görevimiz de sayın halkımıza duyurmak.
Tarım ve Orman dalında süper uzman; ormancılığına ilâveten, tarımın yurt genelinde verimi artırmak için, eli öpülesi çiftçilerimize empoze edeceği yenilikler ve destekler sayesinde adından bahsettireceği kuşkusuz, Tarım ve Orman Bakanımız, değerli Hemşehrimiz Prof. Dr. Sayın Vahit KİRİŞÇİ Bey'e, Ağaçlandırma ve Toprak Muhafaza Şefliğinin açılmasını onayladığından dolayı ve de Milletvekilimiz Sayın Mâhir ÜNAL'a, halkımız adına teşekkür ediyor, idrak etmek üzere olduğumuz mübârek Ramazan ayı, takiben (İnşAllah yurtça kavuşuruz) Ramazan Bayramlarını şimdiden tebrik ve Yüce Allah'a emanet ediyoruz. Maasselâm. Kalın sağlıcakla ve de dualarımızla. 26/03/2022.
………………………………………………..
CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'I, DALLARI, KOLLARI ERKÂN VE EKİBİNİN, BAŞLATTIĞI BAŞ DÖNDÜRÜCÜ HİZMETLERİN; AKSAMADAN DEVAM ETMESİ İÇİN DESTEKLEMEMİZ; ÇOCUKLARIMIZIN ÇOCUKLARINA ESERLER BIRAKILIYOR DEMEK OLACAK!
Şu bir gerçek ki, Atalarımız, hiç mi hiç boş konuşmamış. Bunlardan biri de: "BİN İŞÇİ, BİR BAŞÇI!" ifadesi. Bu kapsamda, Yüce Türk Milleti: 20 yıl önce, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı seçerek, başa taç edercesine, Başbakanlığa tayin etti; "Sen, bu koltukta, bize hizmet et!" dedi.
Bu Zat-ı muhterem, önce; bakanlarını seçerek hükümeti kurdu. Akabinde kolları sıvayıp; hizmet etmeye başladı. Yapılması gerekenleri sıraladı. Bir inşaatçının işe başladığı gibi, işi, işleri kucakladı. Derken, baş döndürücü bir hızla çalışmaları başlattı, yurt genelinde.
Bu çalışmalar, semeresini göstermeye başladı. Önce; sıkça, trafik kazalarına sebep olan, binlerce can kaybetmemize sebep olan Karayollarını ele aldı; 20 bin kilometreyi aşkın bulvar yol yapmasına ilâveten: çok sayıda da dağları delerek tüneller açtı, uzak mesafenin kısaltılmasını da gerçekleştirip, hepsini de sıcak asfaltla kapladı. Tabiî ki, bu hizmet ve eserlerden milletimiz, sevindi-mutlu oldu, kendisine dua ve de desteklemeye devam etti.
Milletimize, eser ve eserler zincirlendi, halkalar birbirine eklenmeye başladı. 81 Vilayetten, Üniversitesi olmayanlara; binalarını da yaptırarak Üniversite açtı. Ayrıca, ilkokul, ortaokul, lise ve yüksekokul binaların sayısını artırdıkça artırdı, derslikler ilave etti: Ne var ki, bunların bizce sayısını saymamız, bilmemiz zor.
Hele, öğretmen kıtlığı had safhadaydı. Her branşta olmak üzere, binlerce kadro açarak, binlerce öğretmen alıp, yurt geneli bütün okullara tayinleri geçekleşti, boşluk bırakmadı. Çünkü eğitim olmadan, hiç bir iş yapılamayacağını biliyordu, Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN!
Daha sonra SAĞLIK konusunu ele aldı. On dokuzu şehir hastanesi, birçok üniversiteye, tıp fakültesi olmak üzere, yine yurt genelinde yüzlerce açtığı Devlet Hastaneleri ile binlerce istihdam gerçekleştirdi. Geçenler gazetemizde sözü geçmişti: bir şehir hastanesinde 30 bin görevli hizmet ediyormuş insan sağlığına. Gerisini siz hesaplayın. Bu durum uzar gider. Biz, saymakla bitiremeyiz!.
Dünyanın dikkatini çeken,; deniz üstünde yapılan 4.5 km.ye yakın uzunlukta, ASYA ve AVRUPA’yı birbirine bağlayarak: 1.5 saatlik yolu 6 dakikaya indiren, 18 Mart 2022 günü muhteşem bir törenle hizmete açılan "1915 MART ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ'nü mü dersin, Havaalanlarını mı dersin, Yurt geneli olmak üzere, köy ve mahallelere içme suyundan tut, elektrik, okul, yol, telefon ve sulama hizmetlerini gerçekleştirmesi takdire şayanlardan. Bunların hepsini; yerel basın olarak; sıralayıp yazmamız gücümüzün üstünde. Sadece, Tokat vilâyetinde, geçtiğimiz hafta onlarca tesisin açılış töreninde, Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmada özetlediği, yurt geneli eser ve hizmetler dinlenmişse yeterli.
Şu bir gerçek ki, 20 yıl zarfında, yurdumuza yapılan hizmet ve eserler: Cumhuriyet kurulduktan beriki hükümetler dönemlerinde yapılmamıştır. Zira "Görünen köy kılavuz istemez" Ata sözü kapsamında ifade ediyorum.
Genel seçim atmosferine girildiğine göre, sanıyorum; bunlar sıralanır, büyük bir kitapta toplanarak, Türk Milletinin birimlerine dağıtılır. Bu kitabın son paragraf ve satırında:
"Sayın Vatandaşım, bunları okuyup değerlendir, elini göğsüne koy, oyunu AK Parti’ye ver, yine takdir senin" diyecek; Adalet Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep ERDOĞAN.
Maasselâm, kalın sağlıcakla ve de DUA'larımızla. 26/03/2022
…………………………………………
GÖNÜL EHLİ DOSTLAR, BİLMEDİKLERİ VARSA BİLSİNLER; OKUYUP İBRET ALSINLAR DİYE:-49-
Malûm: yukarıdaki başlık altında, Peygamberler tarihini yazıyoruz. Önceki sayıda YÛNÜS Peygamberin hayatının son bölümünü de yazıp tamamlamıştık. Bu sayıdan itibaren ŞEMÛYEL Peygamber Aleyhisselâmın hayatını yazmaya başlıyoruz: (Pey. tarihi 2. cilt s. 163, 164, 165'ler.)
Şemûyel Aleyhisselâm; İsrâil oğullarından Hârun Peygamberin zürriyetinden. Annesi Hanne olup Lâvi b. Yâkub Aleyhisselâmın Hânedanına mensuptu.
ŞEMÛYEL PEYGAMBERİN DOĞUŞU; PEYGAMBER OLUŞU VE BAZI FAZİLETLERİ:
İsrailoğulları; bidatları çoğaltıp günahlarını büyüttükleri zaman; Allah'a vermiş oldukları sözü terk ettiler. Yüce Allah da, Gazze. Askalan ve kral idaresi altında bulunan ve Mısır'la Filistin arasındaki sahillerde oturan Amâlıka kavmini, onlara musallat etti. İsrailoğulları’nın yurtları çiğnendi, erkekleri öldürüldü, pek çok çocukları esir edildi. Esirler arasında kralın oğullarından; 440 çocuk da bulunuyordu.
İsrailoğulları, her yıl, Amâlıka hükümetine Cizye ödemek zorunda kaldılar. İsrailoğulları’nın, Kutsal kitapları olan Tevratları, ellerinden alındı. Düşmanlarıyla karşılaştıkça, sayesinde, yardıma kavuştukları ve içinde Hz. Mûsâ ve Hz Harun'un hanedanlarından kalan bir takım mukaddes emanetler bulunan Tâbütüssekine'leri de Amâlıkaların eline geçti.
İsrailoğulları, düşmanlarıyla savaşırken, yanlarında bulunacak bir Peygamber gönderilmesini, Allah'tan dilemeğe başladılar. Lavi b. Hz. Yakub'a dayanan Nübüvvet Hanedanlarından ancak hâmile bir kadın kalmıştı. İsrailoğulları içinde 2 hanedan vardı ki; biri Nübüvvet (Peygamberlik) hanedanı, diğeri de hükümdarlık hanedanı idi. Nübüvvet hanedanı:Lavi b. Yakub Aleyhisselâma dayanan hanedan olup Mûsâ ve Harun Aleyhisselâmlar onlardandı.
Hükümdarlık Hanedanı da, Yehûza b. Hz. Yakub'a dayanan hanedandı. İsrailoğulları; Lâvi b. Yakub Aleyhisselâm hanedanına mensup olan hamile kadının, bir oğlan çocuğu doğurması hakkında gösterdikleri arzuya bakıp, kız doğurduğu hakkında gösterdikleri arzuya bakıp, kız doğurduğu takdirde, onu, bir oğlanla değiştirmesinden korkarak, kendisini, bir evde gözaltında tuttular. Kadın ise, kendisine, bir oğlan çocuğu ihsan etmesi için, Allah'a yalvarmakta idi.
Oğlan doğunca: "Allah duamı kabul etti!" dedi ve ona -ŞEMUYEL- adını verdi. Hz. Şemuyel büyüdü. Annesi; onu, Tevrat öğrensin diye Beytülmakdis'e teslim etti. Beytülmakdis Bilginlerinden Sâlih bir zat olan Şeyh, onu yetiştirmeyi; üzerine aldı ve oğul edindi. Hz. Şemûyel, erginlik çağına basıp onu; Yüce Allah İsrailoğulları’na peygamber olarak göndereceği zaman, Cebrâil Aleyhisselâm O'nun yanına vardı. Hz. Şemuyel, o sırada, şeyh babasının yanında uyumakta idi ve şeyh babasından başka hiç kimseye güvenmezdi.
Cebrâil Aleyhisselâm da, ona, şeyh babasının sesiyle: "Ey Şemuyel!" diyerek seslendi. Şemuyel korku ve telaşla, döşeğinden fırlayıp Şeyh'in yanına vardı ve "Ey Babacığım! Beni sen mi çağırdın? diye sordu. Şeyh baba; "Hayır! Seni ben çağırmadım!" deyip onu, korkutmak istemedi ve: "Ey Yavrucuğum! Dönde döşeğinde uyu!" dedi. Hz. Şemuyel, dönüp tekrar uyudu. Cebrâil Aleyhisselâm, 2. kez gelip aynı şekilde seslendi. Şemuyel uyanıp, korku ve telaşla Şeyh'in yanına vardı. "Babacığım, beni sen mi çağırdın?" sorusuna: "Ben çağırmadım. Dönde döşeğinde uyu! Ben seni, 3. kez çağırsam bile aldırış etme, bana cevap verme!" dedi.
Cebrâil Aleyhisselâm, 3 gelişinde, Hz. Şemuşel'e görünüp: "KAVMİNİN yanına git! Onlara: "RABB'ın tarafından elçilikle görevlendirildiğini tebliğ et! Çünkü, Allah; onların içinden seni peygamber olarak göndermiş bulunuyor!" dedi.
Hz. Şemuyel Aleyhisselâm, İsrailoğulları’nın yanına varıp; Allah tarafından, kendilerine, Peygamber olarak gönderildiğini söylediği zaman onu yalanladılar ve: "Sen, Peygamberliğe özenmekle, acele ettin! Biz, senin sözüne önem vermeyiz. Eğer, doğru söylüyorsan; Peygamberliğine, bir delil ve alâmet olmak üzere, bize bir hükümdar gönder (tayin) et de, Allah yolunda savaşalım!" dediler. O da, onlara: "Ya üzerinize bir muharebe farz kılınıp ta, savaşı tutmayıverirseniz?" dedi.
Onlar: "Biz, Allah yolunda ne diye savaşmayalım! Hem yurtlarımızdan çıkarıldık, hem evlatlarımızdan mahrum olduk! Hem de, cizyeye mahkum edildik!"
Hz. Şemuyel, İsrailoğulları’ndan: itaat, cemaat ve cihat hakkında kesin söz aldığı zaman, onlara, bir hükümdar göndermesi için Yüce Allah'a dua etti. Kendisine, bir Asa, bir de, içinde başa sürülen yağ bulunan bir boynuz verildi. "İçinde, başa sürülecek yağ bulunan boynuza bak! Boynuzdaki yağ, kaynamağa başlarsa, yanına girecek olan o adam, İsrailoğulları’nın hükümdarıdır. Yanına girdiği zaman, yağdan, onun başına sür ve kendisini, İsrailoğulları’na hükümdar yap!" denildi.
Bu tebliği alan Şemuyel Peygamber, kısa bir serencamdan sonra Tâlût'a rastladı ve: "Sen İsrailoğulları’nın hükümdarısın. Rabb'im böyle emretmiştir!" dedi.
Tâlût: "Demek ben, İsrâil oğullarına hükümdar olacağım ha!?" dedi. Hz. Şemûyel: "Evet!" dedi. Devamındaki serencamın ardından, İsrailoğulları: "Biz daha layıkız!" deyip itirazları üzerine, Şemûyel Peygamber; "Şüphesiz ki. Allah, onu, sizin üstünüze beğenip seçmiştir. Allah hükmünü, kime dilerse, ona verirdir! Allah'ın rahmeti, ilmi her şeye yaygın ve lütfu keremi boldur. Gerçek bilicidir" dedi. Onun boyunun uzunluğundan dolayı: "Tâlut" denilmişti. Omuzları ve başı, halkın içinde görünürdü.
DEVAMI GELECEK SAYIDA: İnşallah.
...............................................................................................
PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED'İN HADİSLERİNİ, BİLGİNİZE SUNUYORUZ:
(Kaynak: Abdulbâkî Gölpınarlı'nın:"Sahih-i Buharî, İbni Mâce" gibi önemli Hadis kitaplarından seçerek toparlayıp: Hz. Muhammed ve Hadisleri Kitabı)
112- Ölümü istemeyin!
113- İman ehlinden bir mümin, bir bedendeki baş mesâbesindedir: beden, baş ağrısından nasıl hasta düşerse, mümin de iman ehlinin uğradığı dert yüzünden hasta düşer, elemlere dalar.
114- İnsanlara karışıp eziyetlerine katlanan mümin; katlanmayan müminden üstündür.
115- Müslümanlar kardeştir; hiç birinin öbürüne karşı üstünlüğü yoktur! Ancak; Allah'tan çekinmekle üstünlük elde edilebilir.
116- Düşün de bak; sen kızıl yahut simsiyah renginden dolayı, hiçbir kimseden hayırlı değilsin. Üstün olmak istersen, hayırlı olmak istersen, çekin Allah'tan.
117- Müslümanlar, şartlarına vefa ederler.
118- Mümin kardeşine, zalim olsun, mazlum olsun, yardım et. "Zalim olunca, nasıl yardım edeyim?" dendi. Dedi ki; "onu zulümden men edersin, işte bu da ona bir yardımdır.
119- Mümin mümine nispetle, âdeta bir yapıdır. Duvarın taşları nasıl birbirini pekiştirirse, müminler de birbirlerini pekiştirirler.
120- Biriniz, bir din kardeşini sevdi mi? sevdiğini ona bildirsin.
121- Şüphesiz, her biriniz kardeşinin aynasıdır, onda bir eziyet, bir meşakkat gördü mü? o meşakkatten kurtarmalı onu.
122- Muhacir, kötülükten geçendir, fenalık etmeyendir.
123- Kavminin, boyunun tarafını güdüp gözeten, halkı o yana çağıran bizden değildir. Kavminin, boyunun tarafını güderek savaşan, bizden değildir. Kavminin, boyunun tarafını güderken ölen bizden değildir.
124- İnsanlar, tarağın dişlerine benzer; birbirlerine eşittir.
125- Müslümanlıkta ne şunun, ne bunun soyundan gelmekle övünme, yerinme vardır; ne şu yahut bu boydan olmakla övünme, yerinme.
126- Allah; bütün insanları bir topraktan toplar.
127- İnsanlar Âdem evladıdır. Âdemse topraktan yaratıldı.
128- Hepiniz de Âdem evlâdısınız. Âdemse topraktan yaratılmıştır. Artık, soyla, sopla, babayla, dedeyle övünen kavmin devri bitsin; yoksa Allah katında bok böceğinden de aşağı olursunuz
129- Ne mutlu Allah için sevişenlere.
130 Allah'a inanmaktan sonra; işlerin en üstünü insanlarla sevişmektir.
131- Allah'a inanmaktan sonra aklın başı, akıllılığın alâmeti insanlarla sevişmektir. Hiç kimse danışmadan kaçınamaz, danışma ihtiyacından kurtulamaz. Ahirette iyi kişiler, dünyada iyilik eden kişilerdir. Ahirette kötü kişi olanlar da; dünyada kötülükte bulunmuş olanlardır.
132- Ulu Allah dedi ki: "Benim için sevişenler, sevgimi hak ettiler. Benim için buluşanlar, sevgimi hak ettiler. Benim için, birbirlerini dolaşanlar sevgimi hak ettiler. Benim için birbirlerine mal verenler sevgimi hak ettiler. Birbirlerinin sevenler, sevgimi hak ettiler. Birbirlerini sevenler, nurdan mimberlerdedir; onların yerlerine Peygamberler, gerçekler, şehitler bile gıpta ederler.
133- Gerçekten bu Ulu Allah, sizin yüzlerinize, mallarınıza bakmaz, ancak yüreklerinize ve yaptığınız işe bakar.
134- Birbirinize buğz etmeyin, birbirinizden yüz çevirmeyin, birbirinize haset etmeyin, kin gütmeyin, Allah kulları kardeş olun.
135- İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır.
136- Yaratıkların hepse Allah ayalidir; Allah'a en sevgili olanı, ayaline, halka en faydalı olandır.
137- Kendin için neyi seviyor, neyi istiyorsan insanlar için de onu sev, onu iste.
138- Her doğan çocuk, yaratılışı salim olarak doğar. Dili meramı anlatıncaya dek de böyle kalır. Sonra, anası, babası, onu Musevi yahut Hristiyan yahut da Mecusi yapar.
BU BÖLÜM SON-
BİLGİ VE BİLGİN'LE İLGİLİ HADİSLER; gelecek sayıda İNŞALLAH!
..............................................................................................................................................................
1938'LERİN İLKOKUL KİTABI, 1950'LERİN İLKOKUL KİTABI VE BİR ANIM:
Doğduğum yer, Darende'nin Yenice Köyü. 1934'te, halk tarafından yapılan okulun, 1939 ilkokul öğrencisiyim. Öğretmenimiz, Abdulkadir Koçer. Elimize tutuşturulan, çok iri harflerle yazılmış ders kitabı: "UYU, UYU, YAT UYU" diye, bana tavsiye ediyor. Orası öyle.
Öğretmenimiz sohbete meyyal konuşma yapmaktadır, derken: "Çocuklar, insan nasıl meydana gelmiş? Size anlatayım: "Deniz kıyılarına vurarak biriken ağaç kabukları, birbirine çarparak-vurarak, bizler meydana gelmişiz(!)
Eşim, Fatma Hanım, 1939 doğumlu. Balaban okulunun 1950, 1. sınıf öğrencisi. Ders kitabından, hatırında kalan ŞİİR:
Hakk'a bakar gözümüz
İman dolu özümüz
Kalpten gelen sözümüz
Bir Allah'tır, bir Allah!
Yeri, göğü yaratan,
Ağaçları donatan
Çiçekleri açtıran:
Bir Allah'tır bir Allah!
Bu anımızın değerlendirilmesini, siz sayın okurlarımıza bırakıyorum.
Maasselâm. Kalın sağlıcakla. 26/03/2022
Yorum yazarak Elbistanın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Elbistanın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.