ASIRLIK ÇINAR, MEHMET GÖÇER  AĞABEYİMİZ

FİSEBİLLAH kelimesini ben gençlik yıllarımda ilk rahmetliden duymuştum..

O yıllarda yatılı Diyarbakır Maarif Kolejinde okuyordum ve aynı zamanda Elbistan ÜLKÜ OCAKLARİNDA görev yapıyordum … Basımını , yazılarını üstlendiği ve hatta üşenmeden koltuğunun altına aldığı ELBİSTANİN SESİ GAZETELERİNİ hem Ocağa, hem de Babamın işyerine getirir ve üşenmeden bizimle güzel sohbetler yapardı… İşte söylediğim gibi FİSEBİLLAH ( Allah için, karşılıksız ) hizmetini tüm ömrü boyunca sürdürdü…

Bu hizmeti gah memleket haberlerini yazıp, duyurmak, gah vefat eden hemşerilerimizin haberlerini kendisine has doğal üslubuyla yazmak şeklinde olurdu. Bu yolla en güzel hizmeti ise , gurbetteki biz ELBISTANLILAR arasında bir haberleşme köprüsü görevini yapıyor olmasıydı

Çok hatıramız var, Usta ağabeyimizle.

Birgün Ankara’da ziyaretime geldi. Ben o zaman BOTAŞ’ta hem Daire Başkanı hemde Botaş Vakfının başkanlığını yürütüyordum. Yine kucağında bir tomar kağıtla geldi.. Çok emek verdiği Afşin ESHAB-İ KEYF Derneğince hazırlanmış tanıtım yazıları ve resimleri vardı.. Bana uzattı “ Kara Ali Ağamın torunu, sen çok yabancı dil biliyorsun, bunları bildiğin yabancı dillere, çevir , gadasıni aldığım dedi.. Ben de 15 gün müsaade istedim ve sonra o metinleri hem redakte ettim , hemde, İngilizce, Japonca ve İtalyanca’ya çevirip, Elbistan’a yolladım . 5/6 dilde kitap olarak bastırdı bunları daha sonra, çok memnun olmuştu..

Sene 2011 başları idi , yine beni aradı, “ Seçimler var, memleketin sizin gibilere ihtiyacı var, milletvekili adayı olmayı düşünmüyormusun “ dedi. Zaten de, biraz niyet vardı.. Bunu da bir teşvik olarak gördüm ve 2011 seçimlerinde Maraştan mv. Adaylık başvurusu yaptım , kısmet olmadı. Adaylık sürecimde, ilk ziyaretimi Elbistan’ın Sesi Gazetesinde kendisine yapmıştım. Allah razı olsun o dönem sürekli benimle ilgili çok güzel haberler yapmıştı… Aile dostumuzdu. Bizi iyi tanırdı.
Yine birgün beni telefonla aradı..Daha önce 2’incisini yayınladığı “ UN SANDIĞI “ kitaplarını yollamak için kibarca adresimi istedi ve ekledi “ 3’üncüyü hazırlıyorum , bu kitapta senin rahmetli Deden Çoğulhanlı KARA ALİ ( Ali Yıldız ) ile Lorşunlu DİRGEN ALİ arasında geçen güzel bir “ AT HİKAYESİ “ Varmış “ dedi. “ Onu bir sor , soruşturda bana elet “ dedi…

Ben de konuyu , hem Dedemin yeğeni Halil Aslan’dan sordum, hem de Dirgen Ali’nin torunları olan, benim yakın arkadaşlarım , BINBOĞA Ailesinden bilgi alıp , kendisine mektupla ilettim. Pek mutlu oldu ve o kitapların birinde yayınlamıştı. Hepsi birer tarihi belge ve emek ürünü olan 8 tane UN SANDIĞI KİTAPLARI , iyi korunmalı ve genç nesillere okutulmalıdır.. Yazımın başında dediğim gibi, Sevgili Göçer Ağabeyle , herkes gibi çok sayıda, anılarımız ve tuz/ ekmeğimiz var. NUR İÇİNDE YATSIN . Başta Çocukluk/ Gençlik arkadaşım oğlu sevgili Mustafa, Himmet Abi , Ahmet GÖÇER ve Akif GÖÇER kardeşlere ve tüm Bölgemize, geldiği Darendeye ve Sevenlerine başsağlığı dilerim. Yıllarca FİSEBİLLAH Hizmetinde bulunduğu Darende Hulusi Efendi Vakfına ve Camiasına da başsağlığı dileklerimi iletiyorum… RUHU ŞAD, MAKAMI ÂLÎ OLSUN…

Kerim ÜNAL,

Karahüyük köyü, Alihafızoğlu Torunu