EKŞİ ÜZÜM

Belki de hepimizin içinden birçok kişiye yardım etmek, sadaka dağıtmak geçiyor ama gönlümüzden geçenlere maddi durumumuz elvermiyordur. Gülümseme de bir sadaka sermayesi yok sevgili okurlarım, dağıtabildiğiniz kadar bol sadaka dağıtabilirsiniz.

Şimdi sizlere kısa hikâye anlatmak istiyorum. Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) bir mescidin içinde bir köşede ashab-ı sufha’lara yani “gariban sahabilere” ilim dersleri vermek için bir köşe ayrılmış ve orada kendilerine ilim öğretiliyor Peygamber Efendimizin sohbetlerine katılıyorlarmış. İçlerinden bir tanesi Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) hediye vermek, onunla hediyeleşmek istiyormuş ama kendisine hediye edebileceği hiçbir şeyi yokmuş. Peygamber Efendimize başkaları tarafından her hediye getirildiğinde kendisi hiçbir hediye götüremediği için üzülürmüş ama elinden de bir şey gelmiyormuş. Bir gün zengin bir Medineli, çarşının orta yerinde “Haydi, üzüm dağıtıyorum, almak isteyen herkes buyursun alsın” demiş. Bu sözleri duyan fakir sahabe hemen koşmuş gitmiş bir tabak üzüm almış amacı o üzümü yemek değil Peygamber Efendimize hediye götürmekmiş. Üzümleri almış bir güzel yıkamış bir tabağa koymuş tadına bile bakmadan Peygamber Efendimize götürüp ikram etmiş.

Peygamber efendimiz kendisine hediye olarak gelen yiyeceklerin içinde birinin tadına bakar ve kalanını orada bulunan herkese dağıttırırmış ama bu defa öyle olmamış. Peygamber Efendimiz tabakta bulunan bir salkım üzümden bir tane almış yemiş, tebessüm etmiş. Peygamber Efendimizin tebessüm ettiğini gören sahabe “Peygamber Efendimiz getirdiğim üzümü beğendi” diye sevinmiş. Peygamber Efendimiz tabaktaki üzümden bir tane daha yemiş ve yine tebessüm etmiş. Peygamber Efendimizin üzümleri yediğini gören sahabe çok mutlu olmuş fakat orada bulunan diğer sahabeler; “Peygamber Efendimiz tabakta bulunan üzümleri tek tek yedi ve tebessüm etti. Oysa her zaman birkaç tanesini yer, ya bizleri de buyur eder ya da gelen hediyeleri dağıttırırdı, acaba bu defa bize neden buyur etmedi” diye düşünürken Peygamber Efendimiz tabakta bulunan bir salkım üzümü tamamen yemiş ve bitirmiş.

Peygamber Efendimizin kendisine hediye ettiği üzümlerin hepsini yediğini gören sahabe sevinerek kalkıp gitmiş. Sahabenin gidişinin ardından, orada bulunan diğer sahabeler Peygamber Efendimize sormuşlar; “Ey Allah Resulü. Sen, sana hediye gelenlerden her zaman bizlere de ikram ederdin ama bu defa bizlere vermedin. O üzüm salkımından neden bize de vermedin?” demişler.

Peygamber Efendimiz meraklı gözler ile kendisine bakanlara şu cevabı vermiş; “Üzümler çok ekşi idi. Ama ben o fakir üzülmesin diye tebessüm ederek yedim. Şayet sizlere verirsem yüzünüzü ekşiteceğinizden ve o fakirin üzüleceğinden korktum. Ben sırf o fakir üzülmesin diyerek tüm üzümleri kendim yemek zorunda kaldım” demiş.

Peygamber Efendimizin bu ince düşüncesi karşısında mahcup olan sahabeler; “Haklısın ya Allah’ın Resulü, biz bunu düşünemedik bağışla bizleri” demiş.

Belki çok fakir bir sahabeydi bu sahabe ama gönlü zengin bir sahabeydi. Çünkü Allah “Hayırdan hayır eden kulum gelsin karşıma” demişti.

Sevgili okurlarım unutmayalım ki veren el alan elden her zaman daha üstündür ve sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi de en güzelidir… Günlük sosyal hayatımızın içerisine bu tarz güzel alışkanlıkları katabilirsek, emin olun yaşam şeklimizde dünyaya bakış açımızda bile birçok değişikliklerin olduğunun farkına varacaksınız. Saygılarımla

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Eyyup Ceran - Mesaj Gönder

# Allah

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Elbistanın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.