10 bin kilometre uzaktan gelerek Elbistan’da ağır hasar alan ve sağlam binalarda özel sensörlerle ölçümler yapan Kanadalı bilim insanları, Türkiye’nin bir deprem ülkesi sayılmasının nedenini ise, oluşumunun çok genç bir döneme ait olmasına bağladılar.
Kanada’nın en iyi üç üniversitesi arasında yer alan British Columbia Üniversitesi’nde görevli bilim insanı Prof. Tony Yang, Prof. Carlos Estuarado, Türk kökenli Prof. Alemdar Bayraktar ve inşaat mühendisliği dalındaki ekibi ile birlikte Elbistan’ı ziyaret ettiler. Kanadalı bilim insanlarının Elbistan’daki ilk durağı, İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Elbistan Temsilciliği oldu. Burada İMO Elbistan Temsilcisi Özgür İspir’den deprem ve sonrasında yaşananlara ilişkin bilgiler alan Kanadalı bilim insanları, özellikle aynı lokasyonda olmalarına rağmen ağır hasar alan ya da hasarsız durumdaki binalarda teknik analiz ve ölçümler yaptılar.
Hacı Esat Efendi Caddesi ve Malatya Caddesi başta olmak üzere birçok binayı inceleyen Kanadalı bilim insanları, lazerle ölçümler yapıp depremin etkilerini tespit etmeye çalıştı. İki adet özel sensör yardımıyla depremin binaların yapılar üzerinde bıraktığı izleri belirledi. Kanadalı bilim insanları, binaların mühendislik özelliklerini de analiz ederek depreme dayanıklılık açısından yanlış ya da yetersizliğine ilişkin de notlar aldı. Bilim insanlarının teknik incelemelerinin sonuçlarını, dünyanın diğer bölgelerindeki depremlerle ilgili de tecrübeleri ekleyerek rapor haline getireceği bildirildi.
Teknik inceleme sonrasında British Columbia Üniversitesi heyetinin ziyaretine ilişkin değerlendirme yapan İMO Elbistan Temsilcisi Özgür İspir, bilim insanlarının Elbistan’la ilgili yeni yapılaşma ve şehirleşmeyle ilgili tespit ve önerilerinin çok kıymetli olacağını belirtti.
Heyette yer alan Profesör Tony Yang ise, depremin inşaat mühendisliği alanına giren sonuçları ile yakından ilgilendiklerini vurguladı.
Elbistan’da ve felaketin vurduğu diğer yerleşim alanlarında eski ve yeni binaların depreme gösterdiği direnci ve tepkiyi ölçmek istediklerini anlatan Prof. Yang, Japonya örneğini verdi.
Üç kıta arasında sıkışmış bir konuma sahip bulunan Anadolu yarımadasının Avrasya, Afrika ve Arap Levhaları bitişiğinde yer aldığına değinen Prof. Tony Yang, “Japonlarla yakın çalışıyoruz. Japonya’da insanlar depreme çok iyi hazırlanıyorlar. Çok iyi bir bina yönetmelikleri var. İnsanlar gelecek olan depremler için düzenli olarak hazırlıklar yapıyorlar. Japonya’da sürekli deprem oluyor. Diğer ülkelerde büyük depremler oluyor. Çin, Şili gibi yerlerde oluyor. Onlar, bunu dikkate alarak yeni yüksek teknolojiler geliştiriyorlar. Binalar, köprüler, barajlar büyük deprem için güvenli hale getiriliyor” dedi.
Elbistan’da aynı cadde ya da sokak üzerinde tüm binaların yıkılmasına rağmen bir ya da birkaçının ayakta kalmasının nedenlerine odaklandıklarını söyleyen Yang, “Elbistan’daki incelemelerimizde en çok dikkatimizi bu konu çekti. Bazıları yıkılmış. Bazıları yıkılmamış. Bunu anlamak istiyoruz. Eski binalarda ve yeni binalardaki hasarın nedenlerini tespit edip sonuçlarını paylaşacağız. Şuan sensörler yerleştirerek bunu anlamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.