Elbistan ve Civarında Bulunan Tarihi Yapılar

Elbistan ve Civarında Bulunan Tarihi Yapılar

Ulu Camii

Şehrin simgelerinden olan bu yapı, Elbistan’da bulunan tarihi yapıların en önemlilerindendir. Kale ya da Gala olarak bilinen yere bitişik (ki burası Dulkadirli Sarayı ve Selçuk Hamamı’nın bulunduğu alandır) konumdadır. Caminin yapımıyla ilgili çeşitli görüşler mevcut olup, üzerindeki kitabede; 1240 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Elbistan Emiri Mübarezeddin Çavlı tarafından yaptırıldığı yazmaktadır. Ancak bazı araştırmacılar, bu kitabenin başka bir yerdeki camiden alınıp buraya takıldığını ifade etmektedirler. İlk etapta çift minaresi olan cami, 1507’de Şah İsmail’in Elbistan’ı istilası sırasında, ciddi manada tahrip olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman döneminde cami restore edilmiş ve günümüzdeki görünümünü almıştır. Mimar Sinan’ın Elbistan Ulu Cami’ni incelediği de bilinmektedir.

Camiye girince sol duvarda balkon şeklinde bulunan kısım, ‘’hünkar mahfili’’ (hükümdarın namaz kıldığı yer) dir.

Kanuni Süleyman’dan sonra sırasıyla; IV. Mehmet döneminde, 1816 yılında II. Mahmut döneminde onarım geçirmiştir. Minaresi 1834 yılında halk tarafından onarılmıştır. 1922 yılında yine halk tarafından camii kısmen onarılmış, 1932 yılında ise Vakıflar idaresince onarılmıştır. Son onarımı da yine Vakıflar tarafından 2009 yılında yapılmıştır.

Caminin bahçesinde, Dulkadiroğlu Beylerinden Alaüddevle Bozkurt Bey’in mezarı olduğu söylense de kanıtlanmış bir bilgi değildir.

Çarşı Atik Camii

Elbistan’ın en eski yapılarından biri olan Çarşı Atik Camii’nin yapım tarihi konusunda çeşitli görüşler mevcuttur. Prof. Dr. Refet Yinanç’a göre Danişmentler döneminde inşa edilmiştir. Bu görüşü savunan araştırmacılar olduğu gibi, camiinin Dulkadirli Hükümdarı Alaüddevle Bozkurt Bey tarafından yaptırıldığını da savunanlar da vardır. Caminin eskiden kilise olduğuna dair bir rivayet mevcut olsa da, bu bilgi yanlıştır. Zira 19. Yy sonlarına kadar, caminin alt tarafında bir kilisenin mevcut olduğu bilinmektedir.

Minare ve cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 1997-2005 yılları arasında yapılan onarımla yenilenmiştir.

Himmet Baba Camii

Ümmet Baba olarak da telaffuz edilen bu yapının inşa tarihi net olmamakla beraber Dulkadirli eseri olduğu tahmin edilmektedir. İçerinde bulunan türbede yatan zat, yaşadığı dönemde saygı duyulan bir velidir. Türbenin yapısı Selçuklu Kümbet mimarisiyle birebir aynı olup, mescit kısmının daha sonra yapıldığı bilinmektedir. 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarılmıştır.

Himmet Baba Camii’nin biraz ilerisinde, Ceyhan Nehri üzerinde bulunan köprünün sol çaprazında; bugün temeli mevcut olan bir de tekke bulunmaktadır. Ord. Prof. Mükrimin Halil Hoca, 1940’larda bu tekkenin kitabesini bulmuş, Dulkadirli Hükümdarı Alaüddevle Bozkurt’un 1496’da Ümmet Baba adına yaptırdığını nakletmiştir.

Selçuk Hamamı

Elbistan şehir merkezinde bulunan Gala (Kale)’nın güney yamacındadır. Gala’nın kuzeyinde Ulu Cami, güneyinde ise Selçuk Hamamı bulunmakta, ortasında da üzeri toprakla kapalı olan Dulkadirli Sarayı bulunmaktadır. Hamamın Romalılar döneminde inşa edildiği söylense de, kesin bilgi değildir. Dulkadirlilerin bu bölgeyi bir külliye gibi kullandıkları bilinmektedir. Hamam uzun yıllar toprak altında kalmış, 1830’lu yıllarda tesadüfen keşfedilmiştir. (O. Saydam) O yıllarda Elbistan Müsellemi Karabekirzade Hacı Ahmet Ağa’nın tasarrufunda olan hamam, zaman içerisinde miras yoluyla çok el değiştirmiş, neticede istimlak edilerek şahıslardan devlete geçmiştir.

Karahöyük

Elbistan ve civarında çok sayıda höyük bulunmaktadır. Karahöyük Köy merkezinde bulunan höyükte bunların en önemlilerindendir. İlk defa 1900 ‘lerin başında Alman Arkeolog Hugo Grate tarafından, bir sondaj kazı çalışması yapılmıştır. 1947’de ise arkeolog Tahsin Özgüç ve Nimet Özgüç hocalar tarafından ikinci kazı çalışması yapılmış, çok önemli eserler bulunmuştur. 1947 kazıları bir kitap halinde yayınlanmıştır. 2015 yılında, Kahramanmaraş Müzesi nezaretinde, kazılar tekrar başlamış, önemli bulgular elde edilmiştir. Höyük ile bağlantılı olarak ikinci bir kazı alanı da, mezar niteliği taşıyan Hamza Tepe’dir. Bu kazı alanlarında çeşitli bulgular elde edilmiş, bunların yanı sıra, silindir mühürlere de rastlanmıştır.

Ayrıca Elbistan’da; Til-i Kebir Höyüğü, Ozanhöyük, Malap Höyüğü, Gavurviran Höyüğü, Taşlı Höyük gibi tarihi ören yerleri ve höyükler de mevcuttur.

Topallı Han (Kurtpi Han)

İsminden de anlaşılacağı gibi, Elbistan’ın Yazıtopallı mevkiindedir. Yapısı diğer hanlarda olduğu gibi kum ve kireç karşımı kist ve taştan yapılmış olup, dikdörtgen biçimindedir. Uzunluğu 60-70 m, eni ise 35-40 m.dir. Bu bölgede her altı saat mesafeye bir han yapılmıştır. Bugün bu hanların harabeleri kalmıştır. Selçuklu döneminde ticareti geliştirmek amacıyla her 30 km.ye konaklama mesafeli birer han yaptırılmıştır.

Nurhak Hanı, Çevirme Hanı, Kamereddin Hanı, Zilli Han, Çağlı Han (Çoğulhan) gibi tarihi han kalıntıları Elbistan ve çevresinde mevcuttur.

Kız Kalesi

Kalealtı Köyünde 150 metrelik bir tepe üstündedir. Adının nereden geldiği ve tarihi bilinmemektedir. A ve B olarak adlandırılan burçlarda kimi kalıntılar ayaktadır. Aburcu, moloz ve kesme taştan iki katlıdır. Duvardaki kiriş deliklerinden katların ahşap örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Muhtemelen gözetleme kulesi olarak yapılmıştır. Bir benzeri de Güblüce köyünde Asar tepesi üzerindedir.

Hurman (Maravuz) Kalesi

Afşin ilçe sınırları içerisinde bulunan ve civardaki kalelerin en sağlamı olan Hurman Kalesi’nin yapım tarihi bilinmemektedir. Yapılan kazı çalışmaları ve araştırmalar sonucunda, kalenin Roma, Bizans ve Haçlılar tarafından kullanıldığını kanıtlamıştır. Ticaret yolları üzerinde bulunduğu için, Selçuklu, Dulkadirli ve Osmanlılar döneminde de önemli bir nokta olmuştur. Kalenin içerisinde; su ve yiyecek depoları, askeri barınaklar ve kilise kalıntıları mevcuttur. Osmanlılar döneminde ciddi bir tadilat yapılmış, büyük bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır.

Ayrıca Afşin’de; Efsus Kalesi, Kerevin Süt Pişiren Kalesi, İkiztepe Kalesi, Emirilyas Kalesi, Tilafşin Kalesi, Hunu Kalesi gibi başka kale kalıntıları da mevcuttur.

Afşin Ashab-ı Keyf Külliyesi

Afşin’in sembolü olan bu yapı, bölgenin en önemli eserlerinden biridir. Doğu Roma (Bizans), Sulçuklu, Dulkadirli ve Osmanlılar döneminde çeşitli eklemeler yapılarak günümüze ulaşmıştır. Kelime anlamı ‘’mağara arkaşları’’ olan Ashab-ı Keyf; rivayete göre 309 yıl buradaki mağarada uyuyan yedi kişiyi temsil eder. Roma İmparatorluğu’nun pagan yöneticilerinden Dakyanus (Dakyus), tek Tanrı’ya inanan bu yedi genci eziyet etmek üzere aratınca, onlarda bir çoban aracılığı ile bu mağaraya saklanırlar. Bu yedi kişi; Yemliha, Mekselina, Mislina, Kefeştetayyuş, Mernuş, Debernuş, Sazenuş isimlerini taşırlar. Bir de Kıtmir adında köpeklerinin olduğu bilinmektedir…

  1. İmparatoru II. Theodoius buraya bir kilise yaptırmış, ‘’İsa Mescidi’’ olarak anılan bu kilise zamanla tahrip olmuştur. Selçuklular döneminin Maraş Emiri Nusretüddin Hasan Bey, kilisenin bulunduğu yere 1215-1234 yılları arasında bugünkü külliyeyi inşa ettirmiştir. Külliyede; bir ribat (1215’de inşa edilen askeri amaçlı yapı) ve 1233 yılında inşa edilen han mevcuttur. Dulkadirliler ise; medrese (1480-1492) ve kadınlar mescidi (1500) inşa ederek külliyeyi genişletmiştir. 1531’de de Paşa Çardağı Osmanlılar tarafından inşa edilmiştir.

Müze Binası

Elbistan’da cumhuriyetin ilk yıllarında, hükümet konağı olarak inşa edilen yapıdır. 1920 sonlarında Kaymakam Osman Şükrü Bey (Kör Osman) döneminde yapımına başlanmış, bir sonraki kaymakam Gani Bey döneminde tamamlanmıştır. Bulunduğu yer daha önceden mezarlıktır ve binanın yapımı esnasında, civardan çeşitli devşirme taşlar getirilerek kullanılmıştır. Zaman içerisinde farklı amaçlarla kullanılan bina, günümüzde Elbistan Şehir Müzesi olarak faaliyet göstermektedir.

Beştepe Köyü Ademoğlu Konağı

Elbistan’ın Beştepe (Hartak) Köyü’nde bulunmaktadır. İbrahim Ağa Konağı olarak bilinen bu yapının 100 yılın üzerinde olduğu bilinmektedir. Yapının özelliği ise içerisinde bulunan, ahşap oyma işçiliğinin günümüze kadar bozulmadan gelebilmiş olmasıdır. Ahşap üzerindeki kök boyalar yer yer hala mevcuttur. Oldukça büyük bir yapı olup, çok sayıda odası bulunmaktadır. Konağın sahibi İbrahim Ademoğlu’ndan sonra, eşi Menekşe Hanım vefat ettiği 1978 tarihine kadar burada yaşamıştır. Konak uzun süre kullanılmış, en son sakini ise Menekşe Hanım’ın gelini Ohey Ademoğlu olmuştur. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenen konak, restore edilmeyi beklemektedir.

Kaynaklar

Elbistan Kaymakamlığı

Mükrimin Halil Yinanç, İslam Ansiklopedisi Elbistan Maddesi

Prof. Dr. Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, Dulkadırlı Sanatı, Kervan Yayınları İstanbul 1984

Prof. Dr. Refet Yinanç, Dulkadir Beyliği, Türk Tarih Kurumu 1989

Mehmet Altay Köymen, Büyük Alaaddin Keykubat Zamanı, Kronik Yayınlar İstanbul 2020

Arif Bilgin, Tarihten Günümüze Elbistan Ve Köylerinde Camiler, 2011

Ali Aksu, Nurhak Tarihi ve Kültürü, Berikan Yayınevi 2019

Orhan Saydam, Mühür ve Elbistan’da Kullanımı, Elbistan’ın Sesi Gazetesi

Elbistan Karahöyük Kazısı Makalesi, Bora Uysal-Ali Çifçi

Afşin Kaymakamlığı

Mustafa Köş, Yeşil Afşin Gazetesi

Maraş Avucumda, Yusuf Köleli

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Orhan Saydam - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Elbistanın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

mehmet - Tarihimizi gelecege aktaran tüm emegi geçenlerden ALLAHım razı olsun...

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 09 Ağustos 12:02