ELBİSTAN MÜKRİMİN HALİL LİSESİNDEKİ TALEBELİK YILLARIM
VE
SAYGIDEĞER HOCALARIM!
(On dördüncü Fasıl)
On üç hafta önce yazmaya başladığım Elbistan Mükrimin Halil Lisesindeki talebelik yıllarıma dair hatıralarımı kaldığım yerden yazmaya devam ediyorum.
Lisedeki hocalarımız arasında Kayserili olduğunu sandığım ve soyadını bir türlü hatırlayamadığım Şevket Bey adında bir Kimya Hocamız vardı. Kendisi çok değerli ve çok bilgili bir hocaydı. Çok güzel ders anlatır ve Kimyayı bize sevdirirdi. “Brom” dediği zaman dulukları çok hoş bir şekilde şişerdi. Onun da ses tonu çok güzel ve etkileyiciydi. Yumuşak huylu, efendi ve mesleğinin ehliydi. Ben O’nun sayesinde Kimya konuları arasındaki özellikle “Redoks” konusunu çok sever ve çok iyi yapardım.
Mustafa Kök Hocamız, yanılmıyorsam Lise birinci ya da ikinci sınıfta okurken, Ali Akbaş Hocamız gibi yine yanılmıyorsam bir dönem ya da birkaç ay dışarıdan Biyoloji dersimize gelmişti. Çünkü onlar bildiğim kadarıyla üniversiteden yeni mezun olmuşlardı ve öğretmen olarak tayinlerini bekliyorlardı.
Mustafa Kök, branşı gereği iyi ve yetkin bir Felsefe Hocası olup, meslek ahlâkına ve meslek disiplinine çok önem ve değer veren bir hocadır. Sahip olduğu meslek ahlâkı hem karakter hem de disiplin olarak, daha sonraları üniversitede hoca iken bir arkadaşıyla birlikte Fransızcadan Türkçeye çevirerek yayımladıkları Nurettin Topçu’nun “İsyan Ahlâkı” kitabıyla ve O’nun fikirleriyle özdeşleşmiştir. Zâten kendisi bir Nurettin Topçu uzmanıdır ve Topçu’yla alâkalı birçok makale yazmış, panel ve konferanslara katılmıştır.
Mustafa Kök Hocamız, kitap okumayı çok seven, bilimsel çalışmalarını büyük bir ciddiyet ve disiplin içinde yapan mükemmeliyetçi bir anlayışa sahiptir. Zâten bu mükemmeliyetçi anlayış, titizlik ve kişilik özellikleri itibariyle “aşırı” hassasiyetinden dolayı da çok sıkıntılara duçâr olmuştur.
Kendisi, bizim mezuniyetimizden birkaç yıl sonra liseye müdür olarak atanacak ve memleketine Hoca ve idâreci olarak hizmet ederek vefa borcunu ödeyecektir.
Daha sonraları üniversiteye intisap edecek, öğretim üyesi olacak ve bir müddet daha hizmet ettikten sonra Yrd. Doç. Dr. olarak öğretim üyeliğinden emekli olacaktır ama; yazıları, çalışmaları ve faaliyetleriyle Türk düşünce dünyası ve kültürüne hizmet etmeye devam edecektir.
Hatırladığım kadarıyla Hıdır Arslan adında Çorumlu bir Matematik, Geometri ve Astronomi Hocamız vardı. Kendisi efendi bir hocaydı ve güzel ders anlatırdı. O da mesleğinin ehli idi. Zâten o yıllardaki hemen hemen tüm hocalarımız çok değerli ve mesleklerinde ehil hocalardı. Pedagojik ve didaktik olarak da çok kaliteli hocalardı. Alanlarıyla ilgili her şeyi talebelere öğretmek için ellerinden geleni yaparlar ve bizlerle çok yakından ilgilenirlerdi. Bu meyanda Allah hepsinden razı olsun ve taksiratlarını affetsin diyorum!
Aslında Matematik, Geometri ve Astronomi çok zevkli bir derstir. Ben, Matematik ve Cebir dersinde özellikle Fonksiyon ve Türevleri, Geometri dersinde Uzay Geometri ve Teoremleri, Trigonometri’de ispat için sinüs, kosinüs, tanjant ve kotanjant değer ve derecelerini çok severdim. Hıdır Hocamız bunları bize bol bol çözdürürdü. Astronomi zâten tarihte olduğu gibi herkesin ilgisini çekerdi ve aslında o denli de zor bir dersti.
Yanılmıyorsam 1980’li yılların başlarında Ankara Kızılay’da Hıdır Arslan Hocamla karşılaşmış ve bir müddet sohbet ederek eski günleri yâd etmiştik.
Ben, liseden mezun olduktan sonra İzmir’deki Astronomi Bölümüne ve birçok fakülteye puanım tutuyordu ama, o zamanlar merkezi yerleştirme sistemi değil de ön kayıt sistemi olduğu için, her şehre gidip kayıt yaptırma imkânımız yoktu. Bu yüzden birçok fakülteyi kazandığımız hâlde kayıt yaptıramamıştık.
Hatta benim 1973 yılında ilk defa girdiğim üniversite sınavlarında sorular çalındığı için, puanlar açıklanmadan sınavlar iptal edilmişti ve biz o sene ikinci kez sınava girmiştik.
Zâten her ne hikmetse bu ülkede sorular hep çalınıyor. Onun için uzun yıllardan beri bu ülkenin her türlü sınavları genelde şaibelidir.
Fransızca Hocamız ve müdür yardımcısı Süleyman Özçiftçi, farklı bir düşünce yapısına sahipti ve çok zeki birisiydi. Yaptığı her şeyi bir amaç uğruna bilinçli yapardı.
Ben, 1980 yılında MEB merkez teşkilâtında personel müdür yardımcısı olarak görev yaparken darbe olmuş ve Bakanlığa Korgeneral Hasan Sağlam Bakan olarak atanmıştı.
O zaman Türkiye’de olağanüstü şartlar vardı. Bir gün çalıştığım şubeye Bakanlık makamından gizli damgasıyla sarı bir zarf geldi. Açtım baktım, epeyce isimden oluşan bir öğretmen listesi vardı. Aralarında Fransızca Hocamız Süleyman Özçiftçi’nin ismi de geçiyordu. Bakanlık makamı bizim şubeden bize bağlı okullarda bu öğretmenlerin çalışıp çalışmadığını soruyordu. Biz de çalışmıyor diye cevap vermiştik.
Ben, askere gidip geldikten sonra Ankara’da bir lisede görev yaparken, EMHL müdürlerinden Kenan Bulut Hocamızla karşılaştık. Bizim okula gelmişti. Kendisi Tuzluçayır semtinde oturuyor, oğlu da bizim lisede okuyormuş. Oğlu benim öğrencimmiş. Veli toplantısı için gelmiş. Oğlu liseden mezun olduktan sonra Diyarbakır Tıp Fakültesini kazanmıştı.
Hocamızla bir müddet sohbet ettik. Sair zamanlarda da ara sıra karşılaşırdık. Ama kendisi, Süleyman Özçiftçi gibi bilinçli idi. Yanılmıyorsam Süleyman Hoca da kendisinin yardımcısı idi.
Hatta lise son sınıfta okurken bir gün Kenan Bulut bir vesile ile sınıfımıza gelmiş ve “-içinizde ’40 meşhur Hadis’ten 10 tanesini ezbere söyleyene bir takım elbise alacağım, bir de Müslüman geçinirsiniz” diyerek bize kızmış ve azarlamıştı.
Evet, Elbistan Mükrimin Halil Lisesinde okurken yaşadığım hâtıraları sizinle paylaşmanın sonuna geldik. Esasında anlatacak daha çok şey var ama, işi tadında bırakarak artık burada sonlandıralım.
Zâten bu hâtıraları siz değerli okurlarımla paylaşmaktaki maksadım, memleketim olan Elbistan’a ve Elbistan Mükrimin Halil Lisesinde okurken üzerimde emeği ve hakları olan saygıdeğer Hocalarıma ve çok kıymetli sınıf arkadaşlarıma olan vefa borcumu bir nebzecik de olsa ödeme gayretkeşliği ve duygusundandır.
Bu vesile ile tekraren, Ahirete irtihâl etmiş olan değerli Hocalarıma ve sınıf arkadaşlarıma Allah’tan rahmet, yaşayanlara da sağlık-sıhhat-âfiyet içerisinde mutlu, huzurlu ve daha nice hayırlı ömürler yaşamalarını diliyorum…
Meğer aslolan; “Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş!”
Sürç-i lisan ettiysek affola!
Kalın sağlıcakla!..
23 Ekim 2021
İlhan AKAR
Yorum yazarak Elbistanın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Elbistanın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(6)Muharrem - Sayın Akar ; sizlerin lise dönemlerinden, isimlerini hatırlayamasam da başka hocalar vardı. Sadece bir tanesini hatırlatmaya çalışacağım. Renkli kişiliği ile çok tanınırdı. Kısa boylu bir beden eğitimi öğretmeni vardı. Biraz esprili ve kabadayıvari gibi konuşmayı severdi. Özellikle atlama beygiri ve zıplama tahtasında 19 Mayıs törenleri için öğrencileri hazırlardı. Bizler o yıllarda ortaokula yeni başlamıştık. Kenardan köşeden ilgiyle izlerdik...Evleri de Askerlik Şubesi tarafı, stadyumun kapısının karşısına doğruydu...Bazı iddialı maçlarda hakemlik yaptığı da olurdu. Saygılar...
İlhan Akar - Teşekkür ederim Kerim bey kardeşim. Naçizane elimden geleni yapmaya çalıştım. Hoş bir sadâ bırakabilmiş isek ne mutlu bize! Şahsınızda tüm okur kardeşlerime ve saygıdeğer hemşehrilerime selâm, saygı ve muhabbetlerimle...
İlhan Akar - Muharrem bey, evet kendisini hatırladım Beden Eğitimi dersi hocamızdı. İsmi bir türlü aklıma gelmiyor ama yanılmıyorsam Elazığ'lı olacaktı. Adı da kendisi gibi kısa bir ad idi. Enver falan gibi. Ama kendisi çok çalışkan, disiplinli, sert ve mesleğinin ehli bir Hocaydı. Yaşıyorsa Allah selâmet versin. Vefat ettiyse rahmetler olsun. Katkılarınızdan dolayı da size ve sizin şahsınızda tüm hemşehrilerimize teşekkür ederim. Selâm, saygı ve muhabbetlerimle...
Kerim Ünal - Hocam hepsini okudum. Zamanda bir yolculuk yaptık, sayenizde. Elinize sağlık.. İlminiz bol olsun. Sevgiler, selamlar…
Bir Mükremin Halil li - Hocam çok hoştu tekrarlarını bekleriz
Kadir Karpınar - Beden eğitimi öğretmeninin ismi yanılmıyorsam SONER idi, SOYADINI HATIRLAYAMADIM.
Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.