Bir teklifim var. Malum, Kaynarca gölünün batı kıyısında akan Ceyhan’ın önüne bir bent yapıldı. Bendin de göl tarafında ve bitişiğinde önceden yapılmış bir savak/ kanal var. İşte tam bu savağın başladığı yere büyük bir dolap / su çarkı yapılmalı. Oradan akan su, çok şiddetli aktığı için dolabın en güzel şekilde dönmesini sağlayacaktır. Bu çark, hem oranın görselliğini artıracaktır hem de Elbistan’ın yakın geçmişinde çok kullanılan dolapları hatırlatacaktır. Ayrıca daha önemlisi gölün önemli bölümüne ve/veya bu olmaz ise bulunduğu yerden itibaren nehrin aşağı kesimlerine dikilecek ağaçları, çiçekleri ve çimenler vs sulamada kullanılabilecektir.
&
Elbistan’da su dolapları:
Kılıç Market’in karşısındaki dönemeci geçtikten sonra Ceyhan nehrinin iki tarafında da Battal köprüsüne kadar meyve bahçeleri ve bostanlar vardı. Herhalde ark açarak sulamak mümkün olmadığından birçokları NEHRİN KENARINA KURDUKLARI DOLAPLARLA bahçelerini, bostanlarını sularmış. Küçük Ceyhan’dan bile dolapla bahçe sulayanlar varmış. Ben bunlardan iki tanesini -birinin de kırık dökük halini- ancak görebildim. Mahallenin yaşlılarına sorarak kimlerin dolabı olduğunu da öğrendim, elbette...
1) Kara Seyit’in dolabı
2) Abdiklerin Osman Ağa’nın dolabı
3) Dişçi Kirami’nin dolabı
4) Polatoğlu Haydar Ağa’nın dolabı
5) Fırıncı Biber Eşgisi Küçük Meamet Ağa’nın dolabı
6) Öğretmen Veysel Bey’in dolabı
7) Rasim Ağa (Kasap Kücük Mehmet Cırık’ın babası) dolabı
8) Perişanlardan Hikmet Efendinin (Öğretmen Kazım Bey’in babası) dolabı.
Ayrıca çok acı bir durum ki bundan elli altmış yıl öncesine kadar camilerimizin bile yanında helalar yokmuş. (Bunu ayrıca Terk Eden Elbistan kitaplarımda uzun uzun yazdım). Zaten dikkat edecek olursak, 770 yıllık Ulu Caminin, 510 yıllık (ki orijinal yapısı 900 yıllık) Çarşı Atik Camiinin, 1496 yılında yapılan Ümmet baba Camiinin ve yaklaşık 400 yıllık Kızılcaoba Eski camiinin kendileriyle birlikte yapılmış helaları yoktur. Ta ki 20. asrın ortalarında kimini hayırseverler, kimini belediye veya devlet yaptırmış. Şunu da ifade edeyim, okurların akıllarında kalsın, bir gün duyar ve okurlarsa şaşmasınlar; 1870’lere kadar Elbistan’ın içinde ve hatta köylerinin tamamına yakınında evlerde hela yokmuş. Millet örenlere, şu ağacın, bu taşın veya evlerinin arkasına, şuraya buraya def-i hacet yaparmış. (Uzun mesele daha sonra ele alacağımız konulardan biri olsun)
Peki, bu durumda özellikle namaz kılmak üzere abdest alacak insanlar, o ana gerekli olan hela ihtiyaçlarını nasıl görüyorlarmış?
Birkaç yerde varsa da ikisini söyleyeyim; birincisi Tekke köprüsünün alt kesiminde 3-4 hela ve bir gusülhane, ikincisi Ceyhan / Aşşa Cami’ye geçen köprünün alt kesiminde 5-6 hela ve bir gusülhane varmış. Bunlar nehrin içine çakılan ardıç kazıklar üzerine yapılmış. Ceyhan Camiinin önündeki helalara ve gusülhaneye gerekli olan suyu BÜYÜK BİR DOLAP ÇEKERMİŞ. Gözlerine aldığı suyu, boydan boya birbirine bitişik olan helaların içinde oturan insanların önünden geçen oluğa aktarırmış… Bu dolap dönerken de kurulan bir sistem ile “Çangır cıngır…” insanları rahatsız etmeyen güzel bir ses çıkartırmış…
Kaynarca’nın ifade etmeye çalıştığım yerine de böyle ve büyük bir çarkın yapılması gölün çevresini, adalarını ve nehir boyunca kıyıları güzelleştirmek için düşünülen hizmetler içinde önemli bir yeri olacaktır…
Yorum yazarak Elbistanın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Elbistanın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(12)ASİL - Kılıç Ali Paşa'nın katılımı ile milli mücadele toplantılarının yapıldığı Nakiboğlu Nuri Ağa konağının yeri Arif hoca tarafından ısrarla yanlış gösterilmektedir.Kendisi tarafından konağın neresi olduğu çok iyi bilinmektedir.Kılıç Ali Paşa'nın hatıratında toplantıların Nakiboğlu Nuri Ağa Konağında yapıldığı açıkça belirtilmekte olup,bu konak Köprübaşında bulunan ve yıkılmış olan konaktır.
Hüseyin Gül - Adana - "Aldınız ele, gittiniz yola" !!! Pınarbaşı ile oynayın, kurcalayın durun bakalım ! Şimdi " bu zamana kadar el atılmamıştı" ! Dersiniz tabii !!! Bu şekilde suni ve doğal kaynakları yok edici " el atma " ile " olağanüstü çalışmalar vaaaaarrrr " !!! Diye, iki de bir ısıtıp ısıtıp öne sürülmesi hiçbir şey ifade etmiyor ! Devam edin bakalım !!! " Cücüğü, güzün sayarlar " !!! ( Pınarbaşı merkezindeki köprüden ne haber acaba ? Hani binlerce yıllık kayalık, iş makinalarıyla " köprü için " yontulmaya başlamıştı ya ?!)
Muhammed - Sizin nostalji anlayışınız küflü hatıralardan ibaret olmaya başladı sayın yazar.Ceyhan bir nimettir ve güzellik abidesidir öyle Uzel şeyler yapılabilir ki dolap çevirmeye gerek bile yok.Porsuk örneği incelenebilir.Ayrıca koca yazıyı hele muhabbetine donusturmenize de anlam veremedim
Arif BİLGİN - Sayın Ali Demir.. "yazınız üzerinde düşüncelerini "saygısızlık yapmadan " belirten OKUYUCULARINIZDIR" diyorsunuz. Dediğiniz gibi yazanlar için haklısınız; ben de zaten onlara karşı zerre kadar imada bulunmam. Ama "Muhammed" ismini kullanan arkadaş yazdıklarında hiç de saygılı davranmıyor. Tam aksine hakaret ediyor. Eleştirmeden önce onları da görmeniz gerek. Ben ona karşı sadece onun kullandığı kelimeleri kullanarak cevap verdim. Evet 'Hele' kelimesinin sehven yazıldığı belli, ona rağmen dikkatini çekmek için öyle yazdım. Kısacası herkes saygılı olursa kimsenin kimsede gönlü kalmaz. Bakın sayfaya başka eleştirenler de var, onlara neden cevap vermedim?
Ali Demir - Yazar bey ; cevap yazacak bir şey bulamayınca, senin de zaman zaman başına gelen klavye hatasını ( HELE / HELA ) okuyucuna karşı " marifet " gibi cevap yazarak karşı atakta bulunmaya çalışmışsın ! Unutmayın ! Kusursuz / imla hatası yapmadan yazı yazmak , yazar olarak sizin görevinizdir ! Kaldı ki sizin de zaman zaman imla hatalarınızı görebilmekteyiz ve "klavye hatası " diye hoş karşılamaktayız. Okuyucularınız eksik veya hatalı yazmış olabilir...Onlar YAZAR olmak sevdasında olmayan ve yazınız üzerinde düşüncelerini "saygısızlık yapmadan " belirten OKUYUCULARINIZDIR ! Sizin de okuyucularınıza saygı duymanız ve cevaplarınızı bu düşüncelerle hazırlamanızın farkında olmanız gerekir !
Arif BİLGİN - Küflü gözlük takınca yazıları da öyle görürsünüz... Öyle demişler; sen ne kadar anlatırsan anlat ötekinin anladığı kadardır. Sen de anladığın "hele"yinen küfünen idare ediver artık...
Kaan teke - Evet, orada Kaynarca dediği iz, yerde XMIZkar oy a türlü türlü Kuş sazlar ev olurdu. NERDE ŞİMDİ. BİRAZI KORUNMALI İDİ O SAZLIĞIN.
Yavuz - Arif bey 770 yıllık cami yoktur elbistan elbistan ya ne 800 yıl once ki bir tahrine bakın bir kanıtı varmı ben yoktur varsa kanıtın icikla asılsa ben yazardım 800 yıl önce kim vardı elbistan da dünya kadar kitap var 770 önce cami yoktu bilginize arif bey
Arif BİLGİN - Yavuz Bey, Ulu Cami ile Selçuk hamamının yapılış tarihleri 1249-1250'dir. Çarşı Atik Camii onlardan da eskidir.
Kaynak olarak 1) Pdof. Dr. Mehmet Özkarcı, Türk KültürVarlıkları Envanteri, 46, Cilt: 2, sayfa 1008 ve devamı..
Kaynak: 2) Prof. Dr. Mükrimin Halil Yinanç, İslam Ansiklopedisi, 4. cilt, Elbistan maddesi.
Kaynak: 3) Prof. Dr. Refet Yinanç, Dulkadir Beyliği
Kaynak 4) Prof. Dr. Hamza Gündoğdu. Dulkadiroğulları Mimarisi...
Ve daha onlarca kaynak vermek mümkündür. Siz kimsiniz bilemedim; ama bunları bile bilmiyorsanız nasıl oluyor da "Şu tarihte Elbistan'da cami yok, bu tarihte olamaz" diye hüküm veriyorsunuz, anlamak mümkün değil!
ABDULLAH - Geçmişte Ceyhan'da 'Dönme Dolap' lar olduğundan haberimiz olma-makla beraber : Uygun görülecek yere bir dönme dolap yapılması talebini bizler bir süre önce hem ilçe belediyesine hem de b.şehir belediyesine yazılı olarak ilettik, ancak bir cevap alamadık.
Arif BİLGİN - Harika. Tevafuk olmuş. Bence de yazımda da belirttiğim gibi yapılması bir güzellik olacaktır.. Selamlar.
Ahmet - Degerli belediye başkanimiza teşekkür ediyoruz.Elbistan'imizi güzelleştirme gayretleri takdire şayan.
Yazılan yorumlardan Elbistanın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistanın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistanın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.