Mardin’in Nusaybin ilçesinde PKK’lı teröristlerin hain saldırısında şehit düşen Elbistanlı özel harekât polisi İsrafil Kargı’nın, operasyon çerçevesinde bir evde yaptığı aramada bulduğu poşet dolusu para ve ziynet eşyasını, üstlerine teslim ettiği öğrenildi.
Şehit polis İsrafil Kargı’nın on binlerce liralık döviz ve ziynet eşyasını teslim ederken, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde yaşanan olayı hatırlatarak kurduğu, “Haram yiyen bir orduyla beldelerin fethi mümkün olmaz” cümlesinin silah arkadaşlarının gözyaşlarına boğulmasına neden olduğu bildirildi.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde sürdürülen terör operasyonları sırasında PKK’lı teröristlerin tuzakladığı patlayıcıyı uzaktan kumanda ile infilak ettirmeleri sonucunda meydana gelen patlamada şehit düşen Elbistanlı özel harekât polisi 27 yaşındaki İsrafil Kargı, son yolculuğuna dualar ve gözyaşları ile uğurlandı. Şahadeti ile ailesini, sevenlerini ve memleketini büyük üzüntüye boğan Kargı’dan geriye ise, yaşam öyküleri ve anıları kaldı.
Ankara’nın Gölbaşı ilçesinden geçici görevle Mardin’in Nusaybin ilçesine görevlendirilen Kargı, burada teröristlerden arındırılan evlerden birinde yaptığı aramada, teröristlerin geride bıraktığı mühimmat yığının yakınlarında içinde döviz ve ziynet eşyası olan bir poşet buldu. Evdeki aramayı tamamlayan Kargı, içinde on binlerce lira değerinde döviz ve ziynet eşyası bulunan poşeti, hiç düşünmeden üstlerine teslim etti. Şehit özel harekâtçının bu duyarlılığı, amirleri ve silah arkadaşları tarafından takdirle karşılandı.
Yaşadıklarını ailesine de anlatan şehit özel harekât polisi İsrafil Kargı’nın içi para dolu poşeti teslim ederken Yavuz Sultan Selim komutasındaki Osmanlı ordusunun Mısır seferinde yaşanan ‘üzüm ve elma’ olayını hatırlattığı öğrenildi. Kargı’nın, Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in, askerlerinin izinsiz elma ve üzüm koparmamasına sevinip kurduğu, “Haram yiyen bir orduyla beldelerin fethi mümkün olmaz” cümlesinin ağzından döküldüğü belirtildi.
“Haram yemeyen ordu”
Osmanlı ordusu, Yavuz Sultan Selim Han’ın kumandasında Mısır seferine çıkmıştır. Yol üstünde bir bağ vardır ve onun yanında geçilecektir. Bağ salkım salkım üzümlerle, kırmızı kırmızı elmalarla doludur.
Yavuz Sultan Selim Han endişelidir. Bir düşünce kaplar: “Acaba askerim, sahibinden izinsiz üzüm ve elma koparıp yer mi?” Sonra yeniçeri ağasını huzuruna çağırır ve emir verir: “Ağa! Fermanımızdır. Bütün yeniçeri, sipahi, azap askerlerinin heybeleri yoklansın. Heybesinden bir elma veya üzüm salkımı çıkan asker, derhal huzuruma getirilsin.”
Bu emir üzerine her bohça, çıkın, torba aranır. Ama bir tek kişide bile elma veya üzüm çıkmaz. Bunu işiten padişah sevinir. Ellerini açarak; “Allah’ım, sana sonsuz hamd-ü senalar ederim. Bana haram yemeyen bir ordu ihsan eyledin. Eğer askerlerimin içinden bir tek kimse, sahibinden izinsiz meyve koparıp yeseydi, Mısır seferinden vazgeçerdim” der. Sonra yeniçeri ağasına dönerek der ki; “Çünkü ağa! Haram yiyen bir orduyla beldelerin fethi mümkün olmaz.”
Aile terbiyesi ve ocak terbiyesi birlesince bötle mükemmel bir cennetlik arkadaş çıkar