TEMA Vakfı, Türk Tabipleri Birliği, Greenpeace Akdeniz, HEAL, 350.org, WWF-Türkiye, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği ve Türk Toraks Derneği gibi çevre ve sağlık alanında faaliyet gösteren 17 kuruluşun üyesi olduğu Temiz Hava Hakkı Platformu, termik santrallere 2022 yılına kadar çevreyi kirletme zırhı tanıyan yasa tasarısına dikkat çeken ortak bir bildiri yayımladı.
Bildiride, Elbistan’ın sınır değerin 6 katı üzerinde zehir soluduğuna vurgu yapıldı.
2013 yılında kömürlü termik santrallerin özelleştirilmesinin ardından, bu santrallerin çevre yatırımlarını tamamlamaları için 2019 yılının sonuna kadar süre tanınmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda tatilin ardından ilk sırada görüşülecek yasa teklifi, Elbistan, Çanakkale, Karabük, Kütahya, Manisa, Sivas, Şırnak ve Zonguldak'ta bulunan 10 santrale iki yıl daha havayı kirletme özgürlüğü tanıyacak.
Bugüne kadar söz konusu santrallerin doğaya ve insan sağlığına verdikleri kalıcı zararların iki yıl daha devam etmesine sebep olacak yasa teklifine çevre ve sağlık alanında çalışan kuruluşlar tepki gösterdi. Ortak bildiride şu ifadelere yer verildi
"Toplam kurulu gücü 4680 MW olan 10 santral halihazırda bu şehirlerde doğaya ve insan sağlığına ciddi tehdit oluşturmaktadır. Hava kirliliğinin başta kalp ve solunum yolu hastalıkları olmak üzere, kanser dahil birçok hastalığın ve erken ölümlerin temel nedeni olduğu artık kanıtlanmıştır. Ömrünü tamamlamış bu santrallerin çevre yatırımlarından muaf tutulmak bir yana, emekliye ayrılma planlamalarının ivedilikle yapılması gerekmektedir. Termik santrallerin yol açtığı zararın maliyeti, yasanın getireceği ertelemeyle kazanılması düşünülen miktardan çok daha fazla olacaktır. Bu sebeple milletvekillerimizden, bu santrallere iki yıl daha bizi hasta etme izni verecek Madde 45'i, Meclis'teki oylamada kabul etmemelerini talep ediyoruz."
Türk Tabipleri Birliği Temsilcisi Doç. Dr. Gamze Varol, ortak bildiriyle ilgili olarak, "Dünya Sağlık Örgütü, kirli havayı 'insan sağlığına etkileyen en büyük tehlikelerden biri' olarak açıkladı. Kirlilik seviyelerindeki artış yaşam süresini kısaltıyor; kanser, kalp damar hastalıkları ve felç görülme sıklığını artırıyor. Bebek ölümleri, erken doğum, büyüme-gelişme geriliği, öğrenme bozuklukları, hafıza ve davranış sorunları ve diyabet gibi çok sayıda sağlık sorununun temelinde kirli havanın etkisi olduğu tartışılıyor. Sağlık iki yıl beklemez, bu bölgelerdeki insanların iki yıl daha sağlık sorunları yaşamasının bedelini kim ödeyecek?” dedi.
Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Bayram ise, solunum yolu ile alınan kirli havanın, akciğer ve kalp hastalıkları oluşum riskini artırdığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Çok sayıda çalışma, hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde akciğer ve kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin daha çok olduğunu, acil hastane başvuruları ve yatışları ile hastaların ilaç ihtiyacının arttığını göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün ilk kez bütün dünyada hava kirliliği ile topyekun mücadele başlattığı bir dönemde, yasal uyarıya rağmen termik santrallerin önlem almayarak havayı ve çevreyi kirletmeye devam etmesine izin verilmesi halk sağlığı açısından doğru değildir.”
TEMA Vakfı'ndan Çevre Politikaları Bölüm Başkan Yardımcısı Özlem Katısöz ise, "2014 yılında Anayasa Mahkemesi (AYM) benzer bir düzenlemeyi iptal etti. AYM, iptal kararının gerekçesinde sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının ekonomik ve mali gerekçelerle vazgeçilecek haklardan olmadığını açıkça belirtmişti. Bu karara rağmen, santrallerin kirleterek çalışmaya devam etmesi temiz hava hakkımızın ihlalidir” ifadelerini kullandı.
Greenpeace Akdeniz Projeler Sorumlusu Avukat Deniz Bayram da, Anayasa Mahkemesi'nin kararına rağmen termik santraller yıllardır bu ayrıcalıklardan faydalandığının altını çizdi.
Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL) Türkiye Temsilcisi Funda Gacal ise, yasa tasarısının geri çekilmesini, halk sağlığının ve çevrenin korunması adına AB'deki bu gelişmelerin takip edilmesini talep etti.
Sıkıntı yok bizde secimlerde ona gore oy verecegiz